Konfüçyüs’ün Eğitim Konuları
Konfüçyüs sadece Çin’e ait değil, bütün
dünyaya aittir. O’nun siyasi
düşüncesi
insanlığın üstün idealinin temelidir. Konfüçyüs, önce prens unvanı
ile
yüceltilmiş, ondan sonra “Mükemmel Hakim” ve “Taçsız Kral” namıyla
kutsanmış
ve Çin’de kendi adına tapınaklar inşa edilmiştir. Öğretisi, hükümetin
temeli,
şahsiyeti ise milletinin en yüksek idealinin temsilcisidir. Öğretilerinin,
bilinen
Çin mizacına çok uygun olduğu bir gerçektir. Sadece insanla
ilgilenen Konfüçyüs
bundan dolayı Çin’in Sokrates’i sayılmıştır.
Döneminin ve toplumunun bir meyvesi olarak, öğretmen
Konfüçyüs, aşağıdaki konularda öğrencilerini, devlet yöneticilerini ve halkı
bilgilendirmeye çalışmıştır:
- Çağının edebi klasikleri ve sanat (şiir, tarih, müzik, görgü-edep felsefesi ve Klasikler): Antik dönemin topraksoylu ve eğitimli Çinlileri, çağdaşları Yunanlılar gibi sanata özel bir önem atfetmiştir. Özellikle, şiirsel öyküler yazmak ve bunları şarkılaştırarak söylemek, hem halk kitlelerinin birbirleriyle hem de yöneticileriyle iletişimini sağlayan gelenekselleşmiş bir sosyo-kültürel etkinlik olarak yerini almıştır.
- İsimlerin ıslahı/düzeltilmesi (doğru adlandırma ve kavramlaştırma): Nesneleri ve kavramları doğru adlandırma, doğru kavramların ve doğru isimlerin oluşmasını sağlar; doğru kavramların ve isimlerin oluşması ise, toplumdaki düzenin kurulmasını, toplumsal düzenin kurulması ise doğadaki düzenin devamını sağlayacaktır.
- Görgü kuralları ve ahlaki doğruluk: Nezaket ve doğruluk, belli bir kıvamda bir arada bulunması gereken iki temel ahlaki nitelik olarak, Konfüçyüs’ün konuşmalarında yer almıştır.
- Siyaset ve devlet yönetimi: Hem Konfüçyüs’ün hem de öğrencilerinin, yaşadıkları zor döneme özgü bir tepki olarak nitelendirilebilecek düzeyde özel bir ilgi duydukları bir konu olan devlet yönetimi, toplumsal ve evrensel düzenin kurulması ve korunması yolunda büyük önem taşıyan bir araçtır.
- Din ve Erdem (Bireysel, ailevi, toplumsal ve evrensel boyutlarıyla): Konfüçyüs, kendisinin dindar olduğu söylenmesine karşın, ne derslerinde ne de öğrencileriyle diyaloglarında tinsel veya tanrısal konulara yer vermiştir. Yaşadığı dönemde ağırlıkta olan ataların ruhlarına hizmet etme geleneğine rağmen ölüm, öte-dünya ve ruhlara ilişkin bir öğreti yerine, erdemli insan yetiştirme ve erdemli bir toplumsal düzen yaratabilme üzerine eğilmiştir.
- Kişisel karakterin ve benliğin geliştirilmesi (aile ve toplumla birlikte etkileşerek var olma, öğrenme ve gelişme felsefesi): Aslında, Konfüçyüs’ün öğretisinde ağırlığı en fazla olan konu, bir kişinin karakterinin geliştirilerek daha iyi ve erdemli bir insan haline getirilmesidir. Bir insana bilgelik, iyilik ve cesaret gibi (erdemi oluşturan öğeler olarak) değerlerin kazandırılabilmesinin tek yolu ise, “öğrenmek”ten geçmektedir. Öğrenmek için gereken şartlar olarak, bilginin ezberlenmesi ve düşünebilme becerisi tanımlanmıştır
- İyilik olgusu, iyi olmak ve daha iyi bir insan olmak (bencillikten sıyrılmak, insansever olmak,…vb.): Bilgi ve bilgelik, iyilik olgusuna çok yakın kavramlar konumundadır. Doğru bilgiye sahip bir kişi olan bilge, daima kendisinin ve çevresindeki insanların iyiliğini düşünerek olumlu yönde hareket edeceğinden, olumsuz düşüncelerden ve sonuçlardan uzaklaşmış olacaktır. Konfüçyüs, öğrencilerini bu konuda cesaretlendirerek, kendilerini ve kendileriyle birlikte başkalarını da tanıyabilmelerini sağlayıp hep birlikte gelişebilmeye doğru yönlendirmiştir.
Konfüçyüs ve Konfüçyüscülük
Kaynak:Dr. Selahattin FETTAHOĞLU- Konfücyüs ve Öğretisi
Ahi Evran Ünv. Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD) Cilt 12, Sayı 4, Aralık 2011(Ufuk Cem KOMŞU)
başarılı ve profesyonelce
YanıtlaSil