ATATÜRK'ÜN SÖYLEV VE DEMEÇLERİ
Türkiyeye kargı dalma İyi niyetler beslemiş
olan Fransız kavminin, Türkleri, içinde bulunduk
lan savaş halinden çıkmış görmek arzusunda bulun
duğuna ve Türk isteklerinin haklı ve akla yakın
olduğunu takdir ettiğine samimî surette inanıyorum.
Bundan dolayıdır kl Lozan’daki delegelerinizin takın
dıkları tavırdan derin surette hayrete düştüm. Ve
bu delegelerin memleketiniz halkoyunun gerçek ter
cümanı olduklanna inanamıyorum.
Konferansın bu kadar uzun süreli olacağını da
beklemiyordum. Konferans bir ayı aşkın zamandan
beri işe başladığı halde konuşma konusu edilen me
selelerden hiçbirini halletmedi. Beş hafta İçinde
hiçbir noktada anlaşma hasıl olmadığı cihetle bu
konferansın ne zaman sona ereceği sorulmağa değer.
Halbuki Türkiyenin İstekleri bütün dünyaca ve bil
hassa Lozan’da toplanan hükümetlerin delegelerince
tâ önceden biliniyordu. Delegelerimiz hiçbir yeni
dilekte bulunmadılar. Onların istekleri memleketi
mizin yaşaması için gerekli olan şartların ancak
asgarî sınırlarını içine almakta İdi. Benim düşünce
me göre konferanstaki delegeler bir parça iyi niyet
beslese idiler, konuşmaların uzaması için ortada hiç
bir sebep kalmazdı.
İstanbul ve Marmara Denizinin selâmeti ve taarruz
dan uzak bulundurulması üzerinde gerekli teminat
verilmek »artı ile Boğazların serbestliğini en önee ileri
süren biziz. Bugüne kadar bunu yapmadılar. Buna
benzer teminat isteğinde bulunduğumuzdan dolayı
bizi suçlayamazlar. Bugün bizi Lozan’a davet eden
kimselerin konferansın açılmasından önce İstanbulun
bize geri verileceğini vadeden insanlar olduklarını
hatıra getirince, bu vaadin bize iyi niyetle yapılmış
olmasından şüphe etmeğe başlıyoruz. Çünkü Istan
bul’un selâmet ve emniyeti için gerekli olan şartlar üzerinde bugün bizimle pazarlık yapılmak isteniliyor.
Bu husustaki düşüncelerimi söylemeyi Boğazlar meşe
leşinin halledileceğini öğreneceğim güne erteliyorum.
Musul vilâyetinin millî sınırlarımıza dahil top
raklardan olduğunu defalarca ilân ettik. Lozan’da bu
gün karşımızda yer almış olanlar bunu pekâlâ bilir
ler. Vatanımızın sınırlarını tayin ettiğimiz zaman
büyük fedakârlıklara katlandık. Menfaatlerimize ay
kırı olmakla birlikte anlaşma ruhu ile hareket ettik.
Artık milli topraklarımızdan en ufak bir parçasını
bizden koparmağa çalışmak pek haksız bir hareket
olur, Buna aslâ razı olamayız.
İngilizlerin bu gerçeği tanımakta tereddüt et
melerine şaşıyorum. »Tereddüt ediyorlar» cümlesini
kullanırken düşüncemi eksik bir surette söylemiş
oluyorum.
Diğer taraftan bu meselede Fransa ve İtalya’nın
taklbettiği pek tarafsızca hareket tarzı da hayretimi
çekmekten geri kalmıyor. Şimdiye kadar Lozan bize
şaşılacak başka manzaralar da hazırlamaktan gerf
durmadı. Kapitülâsyonların konferansta birçok top
lantılsrı işgal etmiş olması sebebini bir türlü anlı
yamıyoruz. Bu meselenin bahis ve tartışma konusu
edilmesi bile millî izzeti nefsimize yöneltilmiş bir
hakarettir. Kapitülâsyonların Türk m illet için ne
derecede nefret edilen bir şey olduklarını size tarife
muktedir değilim. Bunları diğer şekil ve adlar altın
da gizliyerek bize kabul ettirmeğe muvaffak olacak
larım tasarlayıp hayal edenler bu konuda çok alda
myorlar. Çünkü, TUrkler, kapitülâsyonların devam
edişinin kendilerini pek az bir vakitte Ölüme götüre
ceğini pek iyi anlamışlardır. Türkiye, esir olarak
mahvolmaktansa, son nefesine kadar mücadeleye
ve savaşa azmetmiştir.
Ümit ederim ki, bizimle barış yapmak istediklerini söyliyenler görüşlerinde ayak diremeden, bu
meselede Türk milletinin azim ve iradesi aleyhine
yürümek kabil olamıyacağını anladıklarım yakında
göstermekte acele edeceklerdir.
Azınlıklara gelince, bu konuda değiştirme me
selesini düşünmüştük. Diğer devletlerin delegeleri de
bu alanda bizim düşüncemizi kabul ve desteklemiş
tiler Lâkin bir fesat hıyanet ocağı bulunan, memle
kette ayrılık ve kötülük tohumları saçan, hıristiyan
hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluk
ve felâket sebebi olan Rum patrikhanesini artık
topraklarımız üzerinde bırakamayız. Bu tehlikeli
teşkilâtı memleketimizde alıkoymaya bizi mecbur et
mek için ne gibi sebepler gösterilebilir?
Türkiyenin Rum patrikhanesi için topraklan üzerin
de bir sığmak göstermeğe ne mecburiyeti var? Bu
fesat ocağının gerçek yeri Yunanistan’da değil
midir?
’Merkezi hükümetimiz bütün bu noktalar üzerin
de delegelerimize, Millî Misak hükümleri ile uygun
düşen kesin talimat vermiştir. İsmet Paşa, bu konu
larda tam yetkilere sahiptir. Ve Lozan konferansı
çalışmalarında görülen gecikmelerin hiçbirinden
hükümetimize sorumluluk yöneltilemez ve kabahat
yüklenemez.Devletlerin iyi niyetimizi anlıyarak şanlı, muzaf
fer ordumuzu savaşta tutmak kabil olamıyacağını
takdir ile makul bir süre içinde konferansa son ver
ineğe karar vereceklerini hâlâ ümit ediyoruz.
Paşa Hazretlerine «Lozan Konferansının miiza
kerelerinin sizi tamamen memnun edeceği düşüncesin
de misiniz?, diye sordum.
Aşağıdaki cevabı vererek
konuşmalara son verdileri;
Biz bu konferanstan yalnız uygun sonuçlar
bekliyoruz. Millî isteklerimizi yerine getirmiyecek
bir sonucu kabul etmiyeceğiz. Lâkin şimdilik kon
feransın böyle ters bir sonuç vereceğini farzetmek
için ortada bir belirti de yoktur. Türk milleti de
bütün dünya ile birlikte Lozan Konferansının bitme
sini sabırsızlıkla bekliyor. Konferans beklenen barı
şı getirmiyecek olursa, herhalde bundan dolayı bize
hiçbir sorumluluk yüklenemez.
Medeniyet dünyasının unutmaması gereken bir
önemli nokta daha vardır. Büyük Millet Meclisi ta
rafından idare edilen yeni Türkiye, BabIâli’nin ida
resi altındaki eski Osmanlı imparatorluğu değildir.
Yeni Türkiye şeref ve haysiyetini, kudret ve kuvveti
ni müdrik ve haklarını korumak için varlığını tehli
keye atmaya her zaman hazırdır.
KAYNAK:Yakın Tarihimiz 2.cilt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder